"Yüzyılın felaketi" olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli ve 10 ilde büyük yıkımlara sebep olan 7.7, 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından binlerce vatandaş, yıkılan moloz yığınlarının altında kalarak hayatını kaybetti. İki büyük deprem sonrasında Türkiye, yaraları sarabilmek için seferber oldu. Afet bölgelerinde ekiplerin arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken, Kocaeli’nin Dilovası ilçesi İMES Organize Sanayi Bölgesinde içerisinde bulunan Kaya Çelik fabrikasında inşaat mühendisleri, mimarlar ve öğretim üyeleri bir araya gelerek, toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda, afet bölgelerinde çelik kullanılarak kalıcı konutlar yapılabileceği konuşulurken, bu konu çerçevesinde fabrika yetkilileri tarafından geliştirilen ve bakanlık yetkililerine sunulan projeler hakkında bilgi verildi. Fabrikada dünyada bulunamayan makinelerin var olduğunu söyleyen yetkililer, çelik ile yaklaşık 10 büyüklüğündeki depreme dayanıklı konutlar yapılabileceğini savundu.
"TÜRKİYE 51 MİLYON TON HAM ÇELİK ÜRETİMİYLE AVRUPA’DA BİRİNCİ"
Türkiye’nin çelik üretiminde Avrupa’da birinci olduğunu ancak hiç çelik yapı yapılmadığını söyleyen Yüksek İnşaat Mühendisi Nuri Işık, "Bir bina her türlü malzemeden yapılır. Türkiye’dekilerin hepsi betonarme. İngiltere’de 100 binadan 70’i çelik taşıyıcılı. Kolonlar, kirişler betonarme değil. Bir binayı ahşaptan da yaparsınız. Gerekirse plastikten de yaparsınız. Mühim olan o binanın depremde yıkılmaması. Önceliğimiz bu. Depremde yıkılmaması için de Türkiye’nin mutlaka A’dan Z’ye kadar inşaat şartnamelerini değiştirmemiz lazım. Çelik inşaat derken çeliği de sınıflandırmamız lazım. Hafif çelik dediğimiz çelik bu sistem. 2-3 katlı binalar için, hastane olsun, okul olsun, cami olsun, ne istiyorsanız çok kısa bir sürede yapılabilir. Zaten bizim artık süreye de ihtiyacımız var. Ne yazık ki son depremde Yunanistan kadar bir yer yıkıldı. Yunanistan’da hiç ayakta kalan bir bina olmadığını düşünün. Türkiye 51 milyon ton ham çelik üretimiyle Avrupa’da birinci. Çelik yapılarda ise Zambiya’dan bile gerideyiz. Bu beni çok etkiliyor. Mutlaka sesimin artık duyulmasını istiyorum. Türkiye’nin bu kötü durumunu mutlaka değiştirmemiz lazım. Çelik ile yapamayacağımız bir bina tipi yok. İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yapılan bir sahra hastanesi de çelik, 4 ayda yapıldı. Biz bu sistemi 3 ayda yapabiliriz. Dolayısıyla artık halkımızın, devletimizin, belediyelerimizin, üniversitelerimizin uyanması lazım" dedi.
"Verilen her türlü görevin üstesinden gelmeye sonuna kadar hazırız"
Türkiye’nin içinde bulunduğu yüzyılın felaketinde depremzedelere kendi çaplarında maddi ve manevi destek olmaya çalıştıklarını kaydeden oyuncu ve sunucu Alp Kırşan ise "Ülkemizin içinde bulunduğu maalesef yüzyılın felaketinde kendi çapımızda depremzedelere maddi, manevi yardımcı olmaya çalışıyoruz. Herkes elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyor. Daha önce hiç gitmediğim bölgelerden bile vefat edenler bana ve yakınlarıma dokunuyor. Allah bu zorlu süreçte başta deprem bölgesinde yakınlarını kaybedenlere kuvvet versin. Yatıyoruz, kalkıyoruz sadece bunu diliyoruz. O soğukta mücadele eden, enkazın altında yaşam mücadelesi veren insanlarımıza Allah bizden alsın, onlara kuvvet versin diyoruz. Her daim, 7/24 arzu edildiği takdirde de verilen her türlü görevin üstesinden gelmeye sonuna kadar hazırız. Allah depremden zarar görenlere, yakınlarını kaybedenlere sabırlar, kuvvetler versin. Sonuna kadar yanlarındayız. Bütün dünya ülkeleri de bize destek oldu" diye konuştu.
"İnsanlar bu korkuyla bir daha betona girebilecek mi bilmiyorum"
Afet bölgesinde çelik yapılar yapılması konusunda geliştirdikleri projeyi bakanlığın onayına sunduklarını aktaran Kırşan, çelik ile 10 şiddetinde depreme dayanıklı konutlar yapılabileceğini vurguladı. Kırşan, "Burada yapılan çelik 26 santimetre kolon kalınlığına hâkim. Bu santimetreleri dünyada üreten makineler yok. Türkiye çelik üretiminde çok önde. Çelik ile böyle makineleri birleştirdiğiniz noktada 9 buçuk, 10 şiddetinde depreme dayanıklı evler yapabiliyoruz. Bir müstakil evi betondan yaptığınız zaman 8 ay sürüyorsa, bu her şeyiyle 5 buçuk ayda hazır oluyor. Bir an önce yapılması lazım. İnsanlar bu korkuyla bir daha betona girebilecek mi bilmiyorum. 10 ilden bahsediyoruz. Çelik konstrüksiyonda tek katlı evlerde tam huzurla yaşayabiliriz. 6 ay sonrasında yaklaşık 6 buçuk şiddetinde bir artçı daha olabilir o bölgelerde. Hangi betonun içine hangi insan girebilecek? Ben girmem ama burada yapılan çelik konstrüksiyon kolon kalınlıkları, hızlı ulaşım, hızlı yapım, bir an önce insanları sıcak yapıya sokmak mümkün. Bunun için de tamamen göreve hazır bir şekilde bekliyoruz. Bunun yaklaşık 50 odalı bir hastane projesi, bakımevi de olabilir, 30 metrekareden 2 yatak sığabilecek rahat rahat odalardan en geç 10 güne bu fabrikadan çıkmış olur. Orada da eğer beton zemin bize verilirse en geç 10 gün içerisinde de çelik konstrüksiyondan 10 şiddetinde depreme dayanabilecek oteller, hastaneler, bakımevleri yapabilme kuvvetimiz var. Türkiye’nin elinde bu kuvvet var. Bizim elimizde çelik kuvvetimiz varken, böyle fabrikalarımız varken çelik yapıya dönmemiz ivedi, şart, acil ve çabuk. Her türlü fedakârlığa hazırız. Sadece bakanlıktan bir onay bekliyoruz. Onlarla da en kısa zamanda toplantımız var. Muhtemel bir pozitif gelişmede deprem bölgelerine çelik konstrüksiyondan kalıcı yapılar yapmakta fayda var. Bunun için de öncü olmak istiyoruz” şeklinde konuştu.