BERLİN (İHA) - Almanya'da 3 ay süren seçim yarışı, kesin olmayan sonuçlara göre, iktidardaki Kırmızı-Yeşil koalisyon hükümetinin ipi göğüslemesiyle sona erdi. Aralarında 480 bin Türk kökenli Alman vatandaşının yer aldığı 61 milyon 200 bin seçmen, bütün gün yağan yoğun yağmura rağmen sandık başına giderek, politikasını beğendiği parti lehine oyunu kullandı.
Türkiye'den de nefeslerin tutularak takip edilen Almanya seçimlerinde, iktidar ile rakipleri konumundaki partilerin sonucunu Türk kökenli seçmenlerin oyları belirledi.
Sabahın erken saatlerinden itibaren seçim lokallerine gelen seçmenler, kendi deyimleriyle "Hem Türkiye'nin AB kaderini belirlemek, hem de ikinci vatan Almanya'da başlatılan ekonomik ve siyasi reformların devamı için tercih ettikleri "Kırmızı-Yeşil hükümete" oy verdi.
TÜRK KÖKENLİ SEÇMENLERİN ROLÜ Türk kökenli seçmenler, oylarıyla, Hıristiyan Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) iktidara gelmelerini önleyerek kendi istikballerinin önünü açtı.
Kampanyalar esnasında "Göç Yasası tadil edilecek" diyen Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU), sayıları seçim sonucunu etkileyen Türk kökenli seçmenden 'siyasi uyarı' aldı. Türk kökenli seçmenlerin tercihleri, Türkiye'ye, Helsinki Zirvesi'nde adaylık statüsü verilmesinde, Başbakan Gerhard Schröder ile Dışişleri Bakanı Joschka Fischer etkin rol oynayan ikili lehinde gelişti.
Türkiye'ye Avrupa Birliği (AB) perspektifi verilmesi ve desteklenmesini isteyen bu ikiliden Schröder, bir açıklamasında, "Türkiye, AB reformları ve bunlara ilaveten uyum yasaları ile çok önemli bir adım attı. İşte bu nedenle biz, Helsinki kararları temelinde, Türkiye'yi AB'ye yakınlaştırmak için elden gelen her türlü desteği vereceğiz" diyerek, desteklerinin devam edeceğini vurgulamıştı.
SEÇİM KAMPANYASINDA TÜRKİYE'YE DESTEK Aynı şekilde, koalisyonun küçük ortağı Yeşiller kanadından Dışişleri Bakanı Joschka Fischer de, "Müzakere tarihi ile birlikte AB perspektifi verilmemesi, tarihi bir aptallık olur" şeklindeki sözleriyle onaylamıştı.
"AB sınırları Türkiye-Irak sınırına dayanmamalı" diyen Hıristiyan Birlik Partileri'nin (CDU-CSU) başbakan adayı Edmund Stoiber, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı olduğunu politikasının bedelini oyunu artırmasına rağmen ortak olarak düşündüğü Hür Demokratlar (FDP) yeterli oyu alamaması nedeniyle "Başbakanlık rüyası" bir başka bahara kaldı.
Almanya'da 16 yıl başbakanlık yapan Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) eski lideri Helmut Kohl'ün, Avrupa'ya "Bir Hıristiyan kulüp gözüyle baktığı" henüz belleklerdeki yerini koruyor. Bir İslam ülkesi olan Türkiye'nin alınmasına sistematik bir şekilde karşı çıktığı ve 1997 yılındaki Lüksemburg Zirvesi'nde alınan kararda rol oynadığı biliniyor.
Sonuçlar ile, Stoiber'in Kohl'den daha katı politika izleyerek Türkiye'nin tam üyelik konusunu engellemek için her türlü manevrayı yapacağında birleşen muhafazakar çevrelerin hevesleri de kursaklarında kalmış oldu.
GÖÇ YASASI'NIN SEÇİMLERE ETKİSİ 2002 Almanya genel seçimleri, bu ülkede yaşayan Türkleri yakından ilgilendiriyordu. Her ne kadar yaklaşık 6'da biri Alman vatandaşı olsa bile, vatandaşlarımızı bekleyen bir tehlike de yine Kırmızı-Yeşil koalisyon hükümetinin kabul ettiği ve vatandaşlık yönetmeliklerini de düzenleyen yeni Göç Yasası'nın, Hıristiyan Birlik Partileri iktidarında tadil edilecek olması idi.
Yine başbakan adayı Stoiber ile gölge kabinesinin İçişleri Bakanı adayı ve hali hazırdaki Bavyera Eyaleti İçişleri Bakanı Günther Beckstein, bu Göç Yasası'nın tadil edilmesi gerektiğini defalarca dile getirmişti. En son, geçen Pazartesi günü, bu konuda yapacakları tadilatın boyutlarını açıklayarak, yeniden tartışmaları alevlendirmişlerdi.
Yasanın temel direği niteliğindeki 7 maddesinde değişiklik yapacaklarını açıklayan Beckstein, bu maddelerin; "Yatırıma hazır yabancı iş adamına öncelik, bilim adamı ve konusunda uzman olan kalifiye elemanlara öncelik, istihdam pazarının ihtiyacı olan iş gücü seçiminde puanlama sistemi, AB dışından işçi alımını durdurmayı yeniden hayata geçirmek, sığınma başvurusu reddedilmiş ama mahkemesi süren mültecilere katlanma kararının kaldırılması, başvurusu reddedilen mültecilerin acilen sınır dışı edilmesi, süresiz kalan göçmenlerin uyum kurslarına devam etmelerini zorunlu hale getirme, eğitimde Almanca dil bilgisi yetersiz olan öğrencilerin düzenli sınıfa devam etmelerinin engellenmesi ve uzun süreli sosyal yardım alan yabancıların oturma izinlerinin sınırlandırılması" gibi konuların altında kaldı.
İLK KEZ ELEKTRONİK SİSTEM DEVRESİ KULLANILDI Yasama dönemi genel seçimlerinde 598 milletvekili sandalyesi için bin 399'u kadın olmak üzere toplam 4 bin 792 aday yarıştı. 299 seçim bölgesinde çağrı yapılan toplam 61 milyon 200 bin seçmenin kesin olmayan sonuçlara göre, yüzde 70'i oy kullandı. En büyük seçmen kitlesinin 25 milyon 100 bin ile 21-24 yaş grubu oluştururken, seçme hakkına sahip olanların 31 milyon 900 binini kadın; 29 milyon 300 binini ise erkek oluşturdu.
Yine, seçimlerde ilk kez elektronik sistem uygulandı. Ülkenin çeşitli kesimlerine yerleştirilen bu sistemle, seçmenin zarfsız olarak sandığa attığı oy pusulaları, doğrudan sisteme kaydedilerek seçim merkezine gönderildi.
2 TÜRK KÖKENLİ ADAY MECLİSE GİRDİ Bu seçimlerde 22 Türk kökenli aday da meclise girebilmek için yarıştı. SPD, Yeşiller, CDU-CSU, Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) ve Hümanist Parti ile Bağımsız olma üzere toplam 22 Türk kökenli milletvekili adayı partilerin listelerinde yer aldı. Dr. Lale Akgün SPD, Ekin Deligöz Yeşiller'de seçilerek meclise giren 2 Türk kökenli milletvekili oldu.
1953 yılında kabul edilen seçim sistemine göre, yüzde 5'lik barajı geçerli oldu. 2 tercihli oy kullanan seçmenlerin oylarından biri, seçim bölgesindeki milletvekili adayı için, diğeri de parti için kullanıldı. Federal meclise, geçerli olan 2. oyların en az yüzde 5'ini alan, ya da doğrudan kontenjan adaylar arasından 3 milletvekili çıkaran partiler girdi.
24 PARTİ YARIŞTI 24 partinin katıldığı Almanya genel seçimlerinde NPD ve Schill gibi aşırı sağcı partiler ise yüzde 1 ila 1.5 oy alabildi.
Federal İstatistik Dairesi Başkanı tarafından yapılacak resmi açıklama ile Almanya genel seçimleri sonuçlanmış olacak. Meclis aritmetiğinde çoğunluk sahibi partiler hükümeti kurmak için koalisyon programı hazırlayacak. 1 ay içinde hazırlanacak koalisyon programını açıklayacak hükümet görevine başlayacak. Gözlemciler, bu defa eski-yeni hükümetin aynı olmasından dolayı, fazla bir değişikliğin olmayacağı görüşünde.
SPD NEDEN KAYBETTİ? İktidar partisinin yüreğini ağzına getiren oy kaybı, Almanya Adalet Bakanının, Perşembe günü, kendi seçim bölgesinde, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı George W. Bush aleyhine sarf ettiği sözlerin basına yansıması üzerine gerçekleşti. Başından beri taraflı hareket eden Alman medyası, konuyu haddinden fazla abartınca neredeyse SPD-Yeşiller ortaklığı da sona eriyordu.
Diğer taraftan, Yeşiller'e verilen "ödünç olayları", neredeyse ikilinin hükümet devrini bitiriyordu.