10 makale ve 110 sayfadan oluşan ve Bahçeşehir Üniversitesi tarafından dilimize kazandırılan “Küçük Tıp Kanunu”nunda baş ağrısından astıma, cinsel hastalıklardan böbrek taşına kadar pek çok hastalığa İbn-Sina’nın kaleminden reçetelere yer veriliyor.
Sadece tıpta değil fizik, kimya, astronomi, felsefe, edebiyat gibi birbirinden çok farklı ve çeşitli alanlarda uzmanlaşan bir bilim insanı ve bügünkü tıbbın temellerinin atılmasında tartışmasız bir yere sahip olan İbn-i Sina’nın bazı rahatsızlıklar ve önerdiği beslenme şekline ilişkin görüşleri şöyle;
Acı çekeni hamama götürün
“Aşktan hüzün, uykusuzluk, sayıklama meydana gelirse akli dengesini kaybetmesinden korkulur. Bu durumda çorba türü sıvı yiyeceklerle beden nemlendirilmelidir. Her gün hamama götürülür. Menekşe yağı koklatılır. Bu bedenin ilacıdır. Ruhun aşkına gelince bu bir psikolojik hastalık türüdür. Bu kişiye nasihat edilmelidir. Ta ki duyguları olabildiğince hafiflesin. Ya da daha başka işlerle düşüncesinin meşgul edilmesi gerekir.’’
Astıma bal-badem
‘Hekimlerin Piri’ astım hakkında da şu şifalı bitkileri öneriyor: “Bir kimse yürürken hareketlerinde nefes darlığı ile birlikte sert sallantı ve göğsünde ağırlık varsa pişirilmiş kuru zufa otu yedirilir, ada soğanı sıyrığı (yalamtık), geven, sarı incir, kabuksuz badem ve bal ile birlikte yedirilerek içirilir.
Ceviz yağı ile birlikte nohut suyu, dereotu, yedirilir ve sıcak su içirilir.”
Cilt sarılığı
Çeşitli hastalıklar, üzüntüler, açlık, cinsel aktivitenin fazlalığı, ağrı, sıcak hava, durgun sudan içmek, çok sirke kullanmak cildi sarartabilir, hatta toprak yemek damar ağzını tıkadığından cilde kan gelmesini engeller.
Kan yapan ve çoğaltarak rengi güzelleştiren gıdalar: Nohut, rafadan yumurta, et suyu, reyhan ile reyhandan elde edilen içecek ve incir.
Kanı temizleyen gıdalar: "itrifîl-i sagîr" (yaprak) ve "helilec murebbai" (meyve bazlı jelatin).
Kanı bedene ve cilde yayarak cildin rengini güzelleştiren gıdalar: Haltit, fülfül, karanfil.
Cinsel isteksizlik
“Hastaya yağlı acı yayık, şekerli süt ve zencefil içirilir. Beline menekşe yağı sürmüşse tatlı içeceklerden alıkonulur, balık eti yedirilir. Şayet soğuk tabiatlı bir kimse ise terbiyelenmiş zencefil, rafadan yumurta ve uzun biber yedirilir. Keza bal ile soğangiller, şişman piliç, kuş eti yedirilip bayat içecekler içirilir. Beli yoğurt ve yasemin yağı ile yağlanır.’’
Göz rahatsızlıkları
İbn-i Sina göz kapağı içindeki doluluk ve arpacık için çare olarak gül yağı (oleum rossae), anzorot (sarcocolla) ve hiltit (asafoetida) kullanılmasını önerir. Göz kapağındaki şişler, iltihaplar ve yaralar için de gül suyunu kullanmayı tavsiye eder. Merhem, pansuman ya da göz banyosu şeklinde çeşitlendirilebilir. Aynı zamanda bebeklerde göz bakımı için de doğumdan ve banyolardan sonra göze bir damla zeytinyağı damlatılmasını tavsiye eder.
Konjonktivitte ise diken üzümünün sütle karıştırıldıktan sonra göz kapağına sürülmesini, fesleğenin suyunu, papatyanın öz suyuyla birlikte karıştırarak gözlerin yıkanmasını önerir.
Gece körlüğü için ise karaciğer yenilmesini önerir ki günümüzde tedavisi A vitamini verilerek yapılır. Karaciğer ise A vitamini açısından çok zengin bir gıda olarak bilinir.
Baş ağrısına hacamat
“Ateşli baş ağrısı kandan olur. Alameti ise yüz kızarması, damarların barizleşmesi, nabız atılının büyümesidir. İlacı kan vermek ve hacamat (vücuttaki pis kanın atılması) yaptırmaktır. Alınması gereken gıda yumurta sarısı, hindiba ve sirkedir.’’
Ağız kokusu
Hekimlerin hekimi İbn-i Sina’nın ağır kokusuna çare olarak verdiği tarif şöyle;
3,5 gram havlıcan, 105 gram kabuğu soyulmuş limon, 3,5 gram kuru zencefil, 3,5 gram karanfil, 3,5 gram hindistan cevizi, 3,5 gram sivri biber, 700 gram misk, 3,5 gram kakule, 3,5 gram tarçına bal ekleyin ve tüm malzemeleri karıştırın. Macun haline gelen karışımı tüketerek ağız kokusundan kurtulabilir, sindirim sisteminizin rahatlamasını sağlayabilirsiniz.
Böbrek taşına çare
“Böbreklerde şiddetli ağrı meydana gelir ve hastanın idrar kabında kum kalırsa böbreklerde oluşmuş taşlardan dolayıdır. Hastaya şu ilaçlardan biri verilir: Kabuksuz karpuz çekirdeği veya çekilmiş üzüm çekirdeği veya kereviz ve anason çekirdeği verilir. Diken çekirdiği, gül çekirdeği, gül, hatmi tohumu, molehiya tohumu birer dirhem ağırlığında öğütülür, taze, mayhoş meşrubatla ezilerek içilir. Ağır yemekler ve süt ürünlerinden men edilir, acı badem yağı ile siyah nohut yedirilir.’’