Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Zapp Ailesi: 1928 Model Bir Araba, 4 Çocuk, 16 yıl

16 yıldır dünyayı dolaşan Zapp ailesi, gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajla bize sahip olmayı, yolda olmayı ve ait olmanın anlamını tekrar öğretiyor.

Zapp Ailesi: 1928 Model Bir Araba, 4 Çocuk, 16 yıl
![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12542573/640xauto.jpg)

16 yıldır ailece geziyorlar. Bu 16 yıl boyunca dünyanın birçok ülkesini görme fırsatı bulmuşlar. Herman ve Cande Zapp’ın çocukları Pampa, Tehue, Paloma ve Wallaby 16 yıldır devam ettirdikleri yolculukları sırasında doğmuş. En büyük çocuk olan Pampa, tam bir akıl küpü. 2002’de ABD’de doğmuş. Her sorduğunuz soruyu büyük bir sabırla dinleyip, tam da en uygun yerinden yakalayarak cevap veriyor. Henüz 14 yaşında, ama asla bu küçük yaşının arkasına sığınmıyor. Hatta öyle ki, yeri geliyor yaşını unutuyorsunuz. Pampa, yolda olmanın vücut bulmuş hali.

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12542576/640xauto.jpg)

Biz Evde Yokuz ekibi 2014 yılının Nisan ayından beri geziyor. Hayatlarında değişiklikler yapmak istemişler. Daha dolu dolu, çok daha aktif bir hayat kurmanın peşine düşmüş, gezmeye karar vermişler. O gün bugündür de yolda başlarından onlarca ilginç olay geçmiş. Gerçekten evde yoklar.

Bu iki gezgin aile ile bir araya geldik. Zapp ailesi ve Biz Evde Yokuz’dan Duygu Şar, sorularımızı cevapladı. Kendilerine yolda olmayı, aidiyeti, yaşamlarını sorduk.

Ne kadar az şeye sahipsen, o kadar çok şeye sahipsin

Pampa’ya ilk sorumuz aidiyet hissine sahip olup olmadığı ve bir yere veya bir şeye kendini ait hissedip hissetmediği oldu. Pampa, özellikle bir yere ait hissetmiyor kendini. “ABD’de doğduğumu bilsem de, kendimi oraya ait hissetmiyorum. Arjantin olabilir belki, ama pek sayılmaz” diyor. Tavırlarından aslında bu aidiyet hissine pek de ihtiyacı olmadığı anlaşılıyor.

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12542582/640xauto.jpg)

Benzer bir soru ailenin babası Herman’a sorulduğunda, altı çizilmesi gereken cümlelerle cevap veriyor. Bir şeylere sahip olmakla ilgili duyabileceğimiz belki de en dolu cümleler:

“Anladık ki ne kadar az şeye sahipsen, aslında o kadar çok şeye sahipsin. Her şey, ihtiyacın olan her şey etrafında olur. Böylece bunları yanında taşımana gerek kalmaz. İstediğin her şeye sahip olmaya çalışmazsan, ihtiyacın olan her şeye sahip olursun ve aslında gerçekten ihtiyacın olan çok az şey var. Hayata odaklanırsan, ihtiyacın olan şeyler sana ulaşır ama istediklerine odaklanırsan hayat kaçıp gider.“

Anne Cande Zapp gülümseyerek Herman’ın cümlelerini destekliyor:

“Biz bir yolculuktayız, değil mi? Başlangıçta bizi görmeliydin. ‘Ah buna ihtiyacımız olabilir, şu lazım olabilir’ diyorduk. Yolculuğa başladığımızda anlamaya başladık. Her doğumumda, çocuklar için bir alan yaratmaya çalıştık. Bebek yatağı, koltuk... Daha sonra bunları kullanmadığımızı fark ettik. İhtiyacımız olmayan şeylerden kurtulma denemesiydi aslında bu“

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12542585/640xauto.jpg)

Herman hemen verebileceği en güzel örneği veriyor:

“Bir kişi bir aylığına seyahate çıkacakken yanında iki valiz bulundurur, değil mi? Biz altı kişiyiz ve iki valizimiz var. Eğer ihtiyacımız olursa, bir yerden alırız. Yanımızda taşımamıza gerek yok.”

Biz Evde Yokuz’dan Duygu da aidiyet hissiyle ilgili çoktandır unuttuğumuz bir şeyi hatırlatıyor bize:

"Mutlu olduğum yere ait hissediyorum. Olduğum yerle, coğrafyayla veya sahip olduğum şeylerle tarif edemem bunu. Nerede mutluysam, oraya aitim."

En büyük hayali Greenpeace

Pampa’ya dönüyoruz. Yolda olmanın en güzel yanı ona göre yeni insanlar tanımak ve yeni yerler keşfetmek. En büyük hayali ne peki?

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12542591/640xauto.jpg)

“Büyüdüğüm zaman Greenpeace için çalışmak istiyorum. Çevre kirliliği ve küresel ısınma üzerine çalışmalar yapmak istiyorum. Büyüyünce yapmak istediğim şey bu sanırım. Bu benim hayalim.” diyor.

Anılarını yazıyor. Ama her gün değil, sadece önemli bulduğu şeyleri. Günlük yazmıyor, ona göre sadece önemli şeyler kaleme alınmalı. Balona bindiği gün gibi, uçak sürüşü gibi. Yine de öyküler yazıyor. Zapp ailesinin teknik işlerinden, bilgisayarlardan, kablolardan sorumlu. Aynı zamanda kitap okumakla da görevli. Elindeki tüm kitapları okuyor. Çoğunlukla kardeşlerine de o okuyor. En mutlu olduğu anlar annesinin iki hafta Arjantin’de kaldıktan sonra yanlarına dönmesi ve bir yılın nihayetinde bulabildiği bilgisayar oyununa kavuştuğu an...

Bilgisayar ve telefonlarıyla ancak geceleri oyun oynayabiliyorlar, böyle bir kuralları var. Gündüz oyun oynayan çocuklara benzemek istemiyorlar, bunun insanı tembelleştirdiğine inanıyorlar. Pampa gezmeyi seviyor ama, gelecekte böyle bir yolculuğa çıkmayı düşünmüyor, bunu istemiyor. Belki Greenpeace için çalışırsa işi için bir yerlere gidebilirmiş. İlla ki bir yere yerleşmesi gerekse, ailesi Buenos Aires’te olacağı için o da orayı seçermiş.

Kardeşleriyle videolar çekiyor, resim yapıyor –bu konuda çok yetenekli olduğunu Duygu da onaylıyor-, öyküler yazıyor, kitap okuyor.

Yoldaki serüvenlerinde başlarına pek çok şey geliyor elbette. Cande, ailenin parası bittiğinde olağanüstü güzellikte kuş resimleri çiziyor, Herman bunları çerçevelemeyi öğreniyor ve bu şekilde para kazanıyorlar. Pampa da bir günlüğüne ailesi için para kazanması gerekse bunun için yazı yazılabileceğini söylüyor. Yeteneklerin şehirlerde işe yarayabileceği konusunda Duygu da Pampa’nın destekçisi. Yola devam etmek için ihtiyacımız olan şeyin içimizde olduğunu, mesela şarkı söyleyebileceğini, ya da yetenekleriyle hareket edebileceğini düşünüyor.

Herkes gibi aile değerleri, bir düzenleri var

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12542594/640xauto.jpg)

Biz Evde Yokuz’dan Duygu Şar’a gezginler hakkındaki önyargılarla ilgili ne düşündüğünü soruyoruz. “Onlarla tanışmadan önce elbette ki haklarında varsayımların oluyor.” diyor ve ekliyor:

“Benim haklarında düşündüğüm tek şey eğlenceli ve sevimli oldukları, bunu her zaman söylüyorum. Bizde kaldıkları süre boyunca çocuklar dokuz on gibi uyumak zorundalardı. Nerede olurlarsa olsun bunu yapmak zorundalardı ve duş almadan uyumaları da yasaktı. Çocuklar her gece yatmadan ya da sabah kalktıklarında duş almak zorundalardı. Sürekli yolda olmalarına ve istisnai şeyler yapmalarına rağmen günlük hayatları herkesinki gibi.”

En Çok Aranan Haberler