Doç. Dr. Esra Yazar, “Viral zatürre hapşırık ve öksürükle yayılabildiği gibi, ağız ve burun salgıları ile bulaşmış bardak, mendil, çatal- kaşık gibi eşyalar aracılığıyla diğer kişilere geçebilir” dedi.
Pnömoni halk arasındaki bilinen adıyla zatürre, başta bakteriler olmak üzere çeşitli mikroorganizmalara bağlı olarak meydana gelen akciğer dokusunun iltihabıdır. Genellikle üşüme- titreme ile yükselen ateş, öksürük, balgam çıkarma (yeşil, sarı, pas rengi), göğüs veya yan ağrısının hastalığın en sık rastlanan belirtileri olduğunu kaydeden İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Florya Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Esra Yazar, “Bazen balgamın eşlik etmediği kuru öksürük de olabilir. Bazı pnömoni türleri ise iştahsızlık, halsizlik, bulantı, kusma, eklem ve kas ağrıları gibi daha az görülen belirtiler ile sinsi bir başlangıç gösterebilir. Hastaların grip olduğunu zannederek eş-dost önerisi ile ilaç kullanmaktan kaçınması ve bir doktora başvurması gerekir” dedi.
Doç. Dr. Esra Yazar, viral zatürrelerin çok bulaşıcı olduğu uyarısında bulunarak şunları söyledi: “Hapşırık ve öksürükle yayılabildikleri gibi, ağız ve burun salgıları ile bulaşmış bardak, mendil, çatal- kaşık gibi eşyalar aracılığıyla diğer kişilere geçebilir. Bakteriyel zatürreler daha zor bulaşır çoğu zaman aynı oda da kalan refakatçilerine dahi bulaşmaz. Ancak bu durumda da hasta bakımı ile ilgilenen kişi veya kişilerin hijyen kurallarına dikkat etmesi sık el yıkaması ve gerekli durumlarda maske takması önem arz etmektedir. Toplu taşımalarda özellikle öksürük aksırık gibi solunum yolu enfeksiyonu şikayetleri olan kişilerin maske takması hastalığın yayılmasını önlemek bakımından oldukça önemlidir. Yine toplu taşıma kullanımından sonra ellerin yıkanması enfeksiyon hastalıklarının yayılımını önlemede basit ve etkili bir yöntemdir.”
Zatürrenin hemen her yaş grubunda görülse de çocuklarda, 65 yaş üstü yaşlılarda, böbrek, şeker, kalp hastalıkları gibi kronik bir hastalığa sahip olanlarda daha sık görüldüğünü vurgulayan Dr. Yazar, “Zatürre hastanın kendi ağız, boğaz veya sindirim kanalında bulunan mikropların akciğere ulaşmasıyla meydana gelmektedir. Normal durumlarda hastalığa neden olmayan bu mikroplar, vücut savunması zayıf düşmüş kişilerde zatürre oluşturur. Bu nedenle kişinin dengeli beslenmesi, düzenli uyuması ve kişisel hijyen kurallarına (düzenli el yıkama, diş fırçalama gibi) uyması büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.
Doç. Dr. Esra Yazar, zatürre gelişme riski ve/veya zatürrenin ağır seyretme riski yüksek olan kişilerin zatürre aşılarını ve yıllık grip aşısı yaptırmalarının da zatürreden korunma yöntemleri arasında yer aldığını söyledi.
Zatürrenin tedavisinde istirahatin büyük önem taşıdığını kaydeden Yazar, “Antibiyotikler, ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler de tedavide büyük rol oynuyor. Özellikle tanı konulduktan sonra vakit kaybetmeden hastanın yaşı, kronik hastalıkları ve zatürrenin şiddeti göz önünde bulundurularak antibiyotik tedavisine başlanmalı. Hastalığın şiddetine göre yatarak tedavi alması gereken hastalarda farklı tedaviler de gerekebilir. Bol sıvı tüketiminin de önemli olduğu bu hastalıkta tedavi süresi 10 ila 21 gün arasında değişebilir” dedi.