HABER

"Zayıf zeminler sadece İstanbul'da değil, tüm Marmara kıyılarında mevcuttur"

İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır: - "Küçükçekmece, Büyükçekmece ve Avcılar bölgelerinin büyük bir kesimi heyelan alanları içinde olduğu için aynı şekilde riskli alanlardır. Bu tür alanlarda yer sarsıntısının şiddeti normal pekleşmiş veya kaya zeminlere nazaran 5-6 kat daha fazla olabiliyor. Benzer zayıf zeminler sadece İstanbul'da değil tüm Marmara kıyılarında mevcuttur" - "Kentsel dönüşümün hızlandırılması gerekiyor. Yapılması gereken şey, kentsel dönüşümün hızlandırılması ve yapılan evlerin de düzgün yapıldığından emin olunmasıdır" - "Marmara depremi 1766'da gerçekleşiyor yani 253 yıl geçmiş durumda. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde deprem tekrarlama süresi ortalama 250-300 yıl arasındadır. Yani İstanbul'da her an bir deprem olabilir, olma ihtimali çok yüksektir. Onun için de doğal olarak faydan uzaklaştıkça sarsıntının şiddeti de azalacağı için daha az risk altında oluyorsunuz ama uzakta olup zemin kötü olursa da bina yine yıkılıyor. Bu nedenle sağlam binalar inşa edilmesi çok önemli"

İSTANBUL (AA) - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır, "Küçükçekmece, Büyükçekmece ve Avcılar bölgelerinin büyük bir kesimi heyelan alanları içinde olduğu için aynı şekilde riskli alanlardır. Bu tür alanlarda yer sarsıntısının şiddeti normal pekleşmiş veya kaya zeminlere nazaran 5-6 kat daha fazla olabiliyor. Benzer zayıf zeminler sadece İstanbul'da değil tüm Marmara kıyılarında mevcuttur." dedi.

Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AFAD tarafından hazırlanan yeni deprem tehlike haritasında eskisine göre bazı yerlerde riskin azaldığını ya da arttığını belirterek, beklenen İstanbul depremine ilişkin öncesinde herhangi bir veri almanın mümkün olmadığını söyledi.

Prof. Dr. Çakır, 23 yıl aradan sonra tekrar düzenlenen haritada risk boyutunun hala aynı olduğunu anlatarak, "İstanbul'da deprem riskinin arttığına ilişkin açıklamalar görüyoruz. Bu açıklamalar biraz çarpıtılmaktadır. Evet AFAD tarafından yapılan yeni deprem tehlike haritasında eskisine göre bazı yerlerde nispi azalma ve artmalar olduğu doğrudur. Ancak bahsedilen artış gerçekte değil, yapılan yeni hesaplamalarda ortaya çıkan bir artıştır." şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Çakır, daha önceki haritada, Marmara Bölgesi içerisindeki Kuzey Anadolu fayının tam yerinin belli olmadığı için bölgenin ortasından geçen bir kırmızılıkla fayın belli edildiğini ifade ederek, gerçekleştirilen son çalışmalar ve yeni harita kapsamında önemli deniz araştırmaları yapıldığını dile getirdi.

Böylece harita üzerinde deprem riskini anlatan ve kırmızı renkle belirtilen fayın İstanbul'da karaya biraz daha yakın olduğunun ortaya çıktığını aktaran Çakır, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Küçükçekmece, Büyükçekmece ve Avcılar bölgelerinin büyük bir kesimi heyelan alanları içinde olduğu için aynı şekilde riskli alanlardır. Bu tür alanlarda yer sarsıntısının şiddeti normal pekleşmiş veya kaya zeminlere nazaran 5-6 kat daha fazla olabiliyor. Benzer zayıf zeminler sadece İstanbul'da değil tüm Marmara kıyılarında mevcuttur. Marmara'da büyük bir depremin olacağını tüm dünya biliyor. Bilmediğimiz şey ise bunun tam olarak ne zaman, ne büyüklükte ve tam olarak nerede olacağı. Günümüzde depremlerin zamanı ve yerini kestiren bir bilimsel yöntem mevcut değildir. Bu nedenle ister yurt içi ister yurt dışı kaynaklı olsun, deprem tahminine yönelik yapılan beyanatların hiçbirisi dikkate alınmamalıdır. Burada devlet büyüklerimizin ve belediyelerimizin yapması gereken, yapılan binaları iyi teftiş etmektir. 'Binalar, deprem yönetmeliklerine uygun olarak yapılıyor mu? Beton ve demir miktarı, yapı teknik kontrolleri bağımsız bir şekilde inceleniyor mu?' sorularına yanıt bulunmalı çünkü deprem karşısında halkın yapabileceği bir çalışma yok. Halk, hala riskli bölgelerde oturuyor. Mesela Haramidere'de uzun süredir yüzeysel kaymalar söz konusu. Küçükçekmece ve Büyükçekmece bölgelerinin heyelan alanları olduğu uzun süredir zaten bilinmektedir. Avcılar, Ataköy gibi yerleşim alanları da hakeza kötü zeminleri olan bölgelerdir ama insanlar hala oralara gidip, yerleşmenin hayalini kuruyor. İnsanların arazisi var, belediye de bunu bilerek zemin hazırlıyor. Yani 1999 depreminden sonra ders alınsaydı, bu bölgelerde bu kadar ev yapılmazdı."

- "İstanbul'da her an bir deprem olabilir"

Prof. Dr. Çakır, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un açıkladığı "Kentsel Dönüşüm Eylem Planı"nın yapılması gereken önlemler arasında ilk sırada yer aldığını belirterek, "Kentsel dönüşümün hızlandırılması gerekiyor. Yapılması gereken şey, kentsel dönüşümün hızlandırılması ve yapılan evlerin de düzgün yapıldığından emin olunmasıdır." dedi.

Yaklaşan deprem ve fay kırılmasının durdurulamayacağı için bina yıkımlarında ciddi oranda ölüm ve kayıpların gerçekleşeceğini vurgulayan Çakır, şunları kaydetti:

"İstanbul için yapılması gereken süratle kentsel dönüşümün önünü açmaktır yani kentsel dönüşümün hızlandırılması en büyük tedbirdir. İzmit, Adapazarı'nı ele aldığımız zaman ise fayın olduğu yerlere bakıyoruz, üstünde insanlar yaşıyor. 1999 depremi kırığının üzerine fabrikalar ve binalar inşa edilmiş. İstanbul dışında en son deprem olduğu tarihten bugüne yapılan hesaplamalara göre yakın zamanda, 'deprem tekrarlama periyoduna baktığımızda bir deprem olmayacağını saptayabiliyoruz. İzmit'ten başlayıp Erzincan'a kadar, Kuzey Anadolu fay hattı boyunca önümüzdeki 150-200 yıl içerisinde büyük ölçekli bir deprem olma ihtimali sıfırdır.

Tarihi süzgeçte Şarköy 1912 depremi var ve Marmara denizinden başlayıp Şarköy'de karaya çıkıyor, oradan Saros Körfezi'ne kadar karadan devam edip tekrar deniz içinde devam ediyor. 1999'da da İzmit depremi var, Yalova açıklarına kadar gelen. Dolayısıyla arada kırılmayan bir parça var, 'Bu parça en son ne zaman kırılmış?' diye tarihsel kayıtlara baktığımız zaman en son Marmara depremi 1766'da gerçekleşiyor yani 253 yıl geçmiş durumda. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde Deprem tekrarlama süresi ortalama 250-300 yıl arasındadır. Yani İstanbul'da her an bir deprem olabilir, olma ihtimali çok yüksektir. Onun için de doğal olarak faydan uzaklaştıkça sarsıntının şiddeti de azalacağı için daha az risk altında oluyorsunuz ama uzakta olup zemin kötü olursa da bina yine yıkılıyor. Bu nedenle sağlam binalar inşa edilmesi çok önemli."

En Çok Aranan Haberler