ERZURUM (İHA) - Erzurum SSK Bölge Hastanesi Asabiye Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, toplumlarda insanları birbirine bağlayan, kenetleyen değerler azaldıkça, intihar oranlarının da arttığını söyledi.
İntiharlarda, toplumsal sebeplerin bireysel nedenlerden daha ön planda olduğunu belirten Dr. Mehmet Yavuz, "Bireyin bağlı olduğu din, politik zümre, aile tarafından korunulması gibi faktörler, intiharların önüne geçebilmektedir. İntihar düşünceleri, toplumsal bağlar gevşek olduğu, birey kendini yalnız hissettiği zaman belirir. Bireyin bağlı olduğu grup bağları zayıfladıkça ve gruba bağımlılığı azaldıkça, birey kendi özel ilgileriyle baş başa kalır, yalnızlık hisseder. Kişi için hayat anlamını yitirir. Oysa, o topluma bağlı olarak yaşamak ihtiyacındadır. Avrupa toplumlarının intihar istatistiklerine bakıldığında Katolik toplumlarda intihar oranı düşük, Protestan toplumlarda ise yüksektir. İlginç olan nokta Katolik toplumların daha baskıcı, Protestan toplumların ise daha özgür olmasıdır" dedi.
İntihar girişimlerinin, özgürlükçü toplumlarda baskılayıcı toplumlara göre daha sık görüldüğünü ifade eden Dr. Yavuz, şunları kaydetti:
"Bütün toplumlarda, bekarlarda evlilere oranla intihar olayları daha yüksektir. Yine çocuksuz ailelerde, çocuklu ailelere nazaran daha sık intihar vakaları görülür. Kişinin, politika ile ilgileniyor olması intihar olayını azaltan bir faktördür. Bu dönemde toplumsal hayat yoğunlaşır, bireyin ruhunu sımsıkı sarar, birey kendini yalnız hissetmez. Ekonomik kriz dönemlerinde intiharlarda artış görülür. Bunun nedeni zenginlik ya da fakirlik değil, toplumsal yapıdaki değişikliktir. Meydana gelen bu değişikliğin toplum için yararlı ya da zararlı olmasının hiçbir önemi yoktur. Önemli olan toplumda meydana gelen değişikliğin bireyin yaşam koşullarını alt-üst etmiş olmasıdır. İşte, intiharın nedeni de bu kargaşa halidir. Buna karşılık fakir mahallelerde intihar olayları oldukça düşüktür. Çağdaş toplumlarda, bireyin toplum içindeki bağlarının azalması ve toplumsal çözülme ile beraber intihar olayları da artmaktadır. Herkesin birbirini tanıdığı, yüz yüze ilişkilerin hakim olduğu, yaşamı geleneklerin şekillendirdiği, aynı duygu ve inanç birliği bulunan, doğa ile kucak kucağa olan ortamlarda intihar vakaları oldukça az görülmektedir."
Türkiye'de intihar girişimleri bayanlarda erkeklerden fazla olmakla beraber, intihar sonucu ölümlerin erkeklerde bayanlara göre 2 kat daha fazla olduğunu belirten Dr. Yavuz, "İntiharlar, en çok ilkbahar ya da yaz başlangıcında görülmektedir. Üniversite mezunlarında ilkokul mezunlarına göre intihar oranı çok daha yüksektir. Meslek itibariyle, müzisyenler, hekimler, hukukçular ve sigorta sektöründe çalışanlarda en yüksektir. Erkeklerde 45, kadınlarda ise 55 yaş civarları en riskli yaşlardır. İntiharla hayata son vermek, tüm dinlerde şiddetle yasaklanmış ve adam öldürme ile eş tutulmuştur. Günümüzde toplum içi değerlerin çözülmesi, aile yapısının zayıflaması, akrabalık ilişkilerinin yozlaşması, intihar girişimlerine yol açan başlıca faktörlerdir. Bu yüzden ailenin sağlamlaştırılması toplum sağlığı kadar birey sağlığı içinde önemlidir" şeklinde konuştu.