Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ’cü darbe girişimine katılan Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) mensuplarına ilişkin soruşturmayı tamamladı.
ÖKK’nın çeşitli kademelerinde görev yapan 64 subay hakkında, en az 3’er kez müebbet hapis istemiyle iddianame düzenlendi. Başsavcılık tarafından hazırlanan ve Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, ÖKK’da görevli 64 şüphelinin darbeye teşebbüs faaliyeti kapsamında FETÖ yapılanmasından görüştükleri “abi”ler vasıtasıyla birbirleri ile irtibatlandırıldıkları belirtildi. Habertürk'ün haberine göre, iddianamenin en dikkat çekici bölümü ise ÖKK Komutanı Korgenaral Zekai Aksakallı’nın ifadesi oldu.
Korgenaral Aksakallı, soruşturma savcısı Velihattin Eldemir’e verdiği ifadede, 15 Temmuz günü Genelkurmay’daki terörle mücadele toplantısına katıldığını, bir süre sonra komutanların toplantıdan ayrıldığını, bunun üzerine kendisinin de salonu terk ettiğini, ancak komuta katında kimseyi bulamadığını söyledi. Aksakallı, koridordaki bir personelden dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile toplantıda olduğunu öğrendiğini kaydetti.
Aksakallı’nın ifadesi şöyle:
PARTİGÖÇ’ÜN YÜZÜ KIPKIRMIZIYDI:
Aynı katta Mehmet Partigöç ile karşılaştım. Yüzü kıpkırmızı ve çok telaşlıydı. “Hasta mısın, neyin var?” diye üstüne gittim, “İyiyim, bir şeyim yok” dedi. Gazi Orduevi’ndeki düğüne, eşim ve araç şoförümle gittik. Salona gelip masaya vardığımda, askeri protokole uymayacak şekilde masanın en arkada olduğunu gördüm. MİT Sinyal İstihbarat Başkanlığı’nda çalışan K.K. beni gördü, tanımazlıktan geldi.
TEKME ATTIM:
Düğün salonundan çıktım. Araca binerek orduevinden ayrıldık. Anayola çıkışa yaklaşık 30-40 metre kala yolda siyah renkli Mercedes Vito marka bir minibüs hızla yanımızdan geçerek ani frenle önümüzde durdu. Aynı zamanda arabanın soluna gri renkli bir binek araç yaklaştı. Araçtan inen sivil giyimli 2 kişi, oturduğum sağ arka kapıya yaklaşarak, camdan “Bizimle geleceksiniz” dedi. Birinin elinde silah vardı. Şoförüme, “Araçtan inme, kapıları kilitle” dedim. Camdan onlarla konuşurken kolumu çekiştirdiler, eşim önüme atlayınca eşimin sol kolu yaralandı. Bunun üzerine “Şerefsizler, durun geliyorum” dedim, sağ arka kapıyı açıp inecek gibi yaptım. Sağ ayağımla öndekine tekme atınca ikisi birden sendeledi, geri viteste bekleyen şoförümün hızlı hareketi ile kıskaçtan kurtulduk.
‘BAŞÜSTÜNE KOMUTANIM’:
Koruma astsubayım, Semih Terzi’ye ulaştı. Ancak Terzi, “Konuşmalarını anlamıyorum ama sen konuşmaya devam et, anlat anlat” tarzında alaycı cümlelerle cevap verdi. Ardından telefonu kapattı. Saat 00.55’te Özel Kuvvetler Komutanı makamında koruma nöbetçiliği görevi yapan Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir ile irtibata geçerek gece boyunca toplamda 8 kez görüştük. Halisdemir’e, fırsatını bulması halinde Albay Ümit Bak’ı öldürmesi için talimat verdim. Halisdemir güvendiğim bir askerdi, son görüşmemizde, ‘Semih Terzi’nin hain olduğunu, darbeci olduğunu, vatanımız ve milletimiz adına onu vurması emrini verip bunun sonunda şahadet olduğunu söyleyip hakkını helal etmesini’ istedim. O da “Sonuna kadar helal olsun, başüstüne komutanım” dedi.
FETÖ’YE KARŞI MÜCADELE ETTİM:
2013 Ağustos ayından bu yana birliğimdeki ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki FETÖ yapılanması ile ilgili büyük bir mücadele vermeye başladım. Ancak hiçbir kural tanımayan, teamüllere uymayan atamalarla karşı karşıya kaldık. Özel Kuvvetler’e yapılan kurmay albay atamaları, bunun son örneğiydi.
‘DEFOL GİT’ DEDİM:
2015 Ağustos (YAŞ) öncesinde Tuğgeneral Semih Terzi’nin görevden alınması için teklifte bulundum. Ancak alınmadı. 2015-2016 yıllarında Terzi’nin buradaki görevden alınması için 2 defa teklifte bulundum. Ancak görevden alınmadı. Olumsuz sicil ve olumsuz kanaat yazdım. Hatta 15 Temmuz’dan 5-6 ay önce kendisine Silopi’de, “Dilekçeni yaz, bu birlikten defol git” dedim. FETÖ’cü olduğunu tahmin ediyordum. Ayrı zamanda görevinde çok yetersizdi.