Malatya’da 1’i Alman toplam 3 kişinin öldürüldüğü Zirve Yayınevi davası ile ilgili davanın 43'üncü duruşmasında ek iddianame ile ilgili olarak sanıkların savunmalarının alınmasına ve çapraz sorgulanmalarına başlandı.
Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihinde Zirve Yayınevi’nde Alman Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel adlı 3 misyonerin öldürülmesiyle ilgili davanın 43'üncü duruşması Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleşti.
Duruşmaya sanıklar; Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Salih Gürler, Varol Bülent Aral, Emekli Kurmay Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, Ruhi Abat, Murat Göktürk, Abdullah Atılgan, Adil Akçay, Adem Gedik, Levent Ercan Gelegen, Aykut Saka ve tutuksuz sanık Hüseyin Yelki katıldı. Ek iddianamede birinci sırada sanık olarak gösterilen Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile iddianamede itiraflarda bulunan sanık ve tanık İlker Çınar duruşmaya katılmadı. Tutuksuz sanıklar Kürşat Kocadağ ve Mehmet Gökçe ise duruşmalara mahkeme kararı gereğince gelmiyor. Duruşmaya Suzanna Geske ve kızı, tarafların avukatları ile bazı sanık yakınları da katıldı.
Duruşmada ek iddianame okunmasından dolayı eski sanıklara yeni suçlamadan, yeni sanıklara ise suçlandıkları iddialarla ilgili savunma yapmalarına ve çapraz sorguya alınmalarına geçildi. Savunmaların dijital ortama kaydedildiği duruşmada mahkeme başkanı sanıklara tek tek savunma yapıp yapmayacaklarını sordu. Duruşmaya katılmayan Hurşit Tolon’un avukatı, iddianamenin büyük bir kısmının sanık İlker Çınar’ın ifadeleri üzerine kurulduğunu ve bu şahısın can güvenliği nedeniyle gelip ifade veremeyeceğini belirttiğini, ancak davada sanık olan bu kişinin susma hakkını kullanamayacağını belirterek, öncelikle bu sanığın ifadesinin alınması gerektiğini, Tanık Koruma Kanunu 8'inci maddesinin göz önüne alınmasını talep etti.
Emekli Kurmay Albay Mehmet Ülger’in avukatı da, "İddianamenin yüzde 80’inin dayanağını oluşturan İlker Çınar’ın ifade vermesi, iddianamenin okunmasından önemlidir. İlker Çınar'ın iddianamenin okunması ile birlikte aynı zamanda sanık olması nedeniyle gizli tanıklığı ortadan kalkmıştır. Yakalama kararının çıkartılmasını istiyoruz. Çınar'ın ifadesi alınmadan savunma yapmayacağız" dedi.
Mağdur avukatlarından Murat Dinçer, sanıkları suçlayan tek belgenin artık iddianame olduğunu kaydederek, sanıkların bir başka sanık ifade vermeden savunma yapmak istememesinin usule aykırı olduğunu vurgulayıp, sanık sıralamasına göre savunmalarının alınmasını talep etti.
Mağdur avukatlarından Erdal Doğan da, "İlker Çınar aynı zamanda sanıktır. Bu sıfatının unutulmaması gerekiyor. Etkin pişmanlıktan yararlanmak için Tanık Koruma Yasası’ndan yararlanmak istemiştir" diye konuştu.
Sanık Levent Ercan Gelegen, kendisinin Hıristiyan misyoner olduğunu belirterek, "İlker Çınar'ı 2002 yılından beri en iyi tanıyanlardan birisi benim. Karakteri ortada olan, silah zoruyla rehin alma gibi suçlardan suçlanmıştır. Rüzgara göre şekil değiştiren, para için ruhunu satan bir kişidir. İlker Çınar ifade vermeden savunma yapmayacağım" şeklinde konuştu.
Bir avukatın "Susma hakkının kullanılmasının ne anlama geldiğinin açıklanmasını" istemesi üzerine Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, "Burada hukuk dersi mi vereceğiz" diyerek ret etti.
Savunmaların alınmasına geçilmesi esnasında Mahkeme Başkanı Kısa, eski sanıklar; Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Salih Güler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Varol Bülent Aral ve tutuksuz sanık Hüseyin Yelki hakkında "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" yeni iddianamede haklarında suçlama yapıldığını hatırlattı.
Duruşmada savunma yapan sanık Cuma Özdemir, "25 yaşındayım. Hayatımda 1 kez oy kullandım. Onu da şu anki hükümete verdim. Desteklediğim bir hükümet. Olay döneminde Malatya’ya okumak için gelmiş bir gençtik. Şu anda yaşadıklarıma inanamıyorum. Şu anda bildiğim bir şey olsa anlatırım. Benim gençliğim gitmiş. Hükümeti ve siyaseti cezaevinde öğrendik" ifadelerini kullandı.
Araya giren Mahkeme Başkanı, "Masonluğu nasıl öğrendiniz" diye sordu. Sanık Salih Gürler de, "Ben de 19 yaşında bir gençtim. Hükümetten ve siyasetten haberimiz yoktu. Olaya bir şekilde karıştım. Tehditle gittim. Emre Günaydın bizi tehdit etti. AK Parti'ye o zaman oy verdim. Oy verdiğim partiyi neden devireyim" dedi.
Gürler’in avukatı Ekrem Karadeniz iddianameye tepki gösterip, "Tanıktan delile gidiliyor" dedi. Sanık Gürler, "Cezaevinde ne salak adamsın, bilmediğin işe girmişsin diyorlar. Ona bile cevap veremiyorum" diye konuştu.
Sanık Abuzer Yıldırım ise, cezaevinde Açıköğretim Fakültesi'nde Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü okuduğunu ve şu anda 4'üncü sınıfta olduğunu söyleyerek, "Emre'nin bir akıl hocası olduğunu düşünüyorum. Yakalanmasaydık öldürülebilirdik. Hükümeti yıkma amacım olamaz. Ailem o partiye oy veriyor" dedi.
Sanıklardan Binbaşı Haydar Yeşil'in Abuzer Yıldırım'a, "Yakalandıktan sonra üzerinde çıkan flash bellek içinde bizimle ilgili belgeler çıktı. Onu nereden aldın" sorusuna, "Ben flash belleği olay yerinde almış olabilirim. Orada ne aldığımı hatırlayamıyorum. Olay esnasında rahatsızlandım" cevabını verdi.
Öte yandan, mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi. Duruşmanın ardından sanık savunmalarının alınmasına devam edilecek.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz