Zirve Yayınevi davasının kabul edilen ek iddianamesinde Rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi cinayetlerinin Ergenekon örgütü tarafından yapıldığı sonucuna varıldığı bildirildi.
Özel Yetkili Malatya 3. Ağrı Ceza Mahkemesi’ne sunulan ek iddianamede Zirve Yayınevi, Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetlerinin Ergenekon örgütü tarafından yapıldığı ileri sürülerek şu iddialara yer verildi:
“18/04/2007 tarihinde Malatya ilinde meydana gelen ve kamuoyunda Zirve Yayınevi Cinayeti olarak bilinen menfur saldırı eylemi ile ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen delillerden; bu eylem ile birlikte 05/02/2006 tarihinde Trabzon ilinde gerçekleşen Rahip Santoro ve 19/01/2007 tarihinde İstanbul ilinde gerçekleşen Hrant Dink cinayetlerinin esasen münferit olaylar olmayıp, Ergenekon Terör Örgütü tarafından belirli bir plan çerçevesinde, ortak bir amacı elde etmek amacıyla işlenen cinayetler olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hücre tipi bir yapılanmaya haiz gizli bir örgüt olduğu, yapılanmasını geniş bir alana yayarak devlet içersinde değişik kurumlara sızdığı, özellikle tetikçi kanadını hücreler şeklinde yapılandırması nedeniyle ele geçirilen tetikçilerin çoğu zaman diğer hücrelerden, hatta kendilerini azmettiren ve yönlendiren şahıslardan bile haberlerinin olmadığı görülmüştür.”
“AMAÇLARI ZAYIF BİRDEVLET İMAJI VERMEKTİ”
İddianamede, “Örgütün nihai amacının; sürekli iç çatışma, kaos, komşu ülkeleri ile düşman, dünyaya kapalı, Avrupa Birliği ve insan haklarına karşı, ekonomik kriz, iç etnik çatışmalar ve naylon terör örgütleri ile uğraşan ve ekonomik yönden zayıf bir devlet imajı oluşturmaya çalışmak; devlet otoritesini içte ve dışta zafiyete uğratarak, ülkeyi yönetilemez hale getirmek; bu şekilde ülkeyi daha rahat yönetip, yönlendirebileceği siyasal iktidarlar oluşturup, örgütün belirlediği gizli amaç ve prensiplerin dışına çıkan tüm siyasal iktidarları değişik yöntemlerle kontrol altına almak; bu başarılamadığı taktirde ise yasama ve yürütme organlarını, 'Suikast, Dezenformasyon, Hukuk Dışı Müdahalelere (Darbe) Uygun Ortam Hazırlama, Halkı İsyana, Kanun Ve Kurallara Uymamaya Teşvik' gibi mübah gördükleri her türlü illegal yöntemlerle devirip kendi ideolojik amaçları doğrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmıştır” denildi.
“DARBE İLE HÜKÜMET İŞ BAŞINDAN UZAKLAŞTIRILACAKTI”
İddianamede, "Örgütün, özellikle devlet yönetiminde farklı düşüncelere tahammül edemediği, farklı düşüncede olan hemen herkesi "İkinci cumhuriyetçi, işbirlikçi, karşı devrimci, ABD-CIA-MOSSAD ajanı, tarikatçı, dinci, dönek, hain" gibi karalama kampanyalarıyla halk önünde küçük düşürmeye çalıştığı, ‘fişleme’ faaliyetlerine girişerek, halkı bu kişilere karşı kışkırttığı görülmüştür. Kahraman Türk Ordusu içinde kendi düşüncelerini benimsemiş ve kabul etmiş olduğuna inandığı bir gruba kendi menfaatleri doğrultusunda bir darbe yaptırarak mevcut yasama (TBMM) ve yürütme (hükümet) organlarını lağvederek, yerine kendi düşünce ve amaçlarına uygun bir yönetim tesis etme yönünde faaliyetlere giriştiği belirlenmiştir. Hedefe giden bu yolda propagandasını yaparken, egemenliği kayıtsız, şartsız millete teslim etmiş olan yüce Atatürk’ün yolunu takip ediyormuş izlenimi vererek, 'hedef' kitle olarak belirledikleri kesim tarafından sempati ile karşılanmayı amaçladığı, bu şekilde Yüce Atatürk’ün adı kullanılarak faaliyetlerine maskeleme yapıp antidemokratik müdahalelerin gerçekleştirilmesine çalışılmıştır. 2002 yılında yapılan genel seçimlerinden sonra 'Ergenekon' dokümanında belirtilen yöntemlerin tek tek uygulamaya konulduğu, mevcut meclisi ve hükümeti ortadan kaldırmak için her türlü yola başvurulduğu, bu çerçevede öncelikli olarak Cumhuriyet Gazetesine el bombası attırıldığı, arkasından da Danıştay 2. Dairesinde görev yapan yüksek yargıçlara yönelik silahlı saldırı eyleminin gerçekleştirildiği, Danıştay saldırısından önce ve sonra da benzer olayların zincirleme bir şekilde devam ettiği, birçok olayda; eylemlerin amacı, zamanı ve yapılış tarzı dikkate alındığında, eylemlerin aynı merkezden yönlendirildiğine ve Ergenekon Terör Örgütünce yapıldığına dair ciddi şüphelerin bulunduğu görülmüştür. Özellikle Rahip Andrea Santora, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi Cinayetlerinin işlenme süreçlerine ve nedenlerine bakıldığında; maktüllerden Rahip Andrea Santora, Tilman E. Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in misyonerlik faaliyetleri yürüttüğü, müslümanların hızla hrıstiyanlaştırıldığı, kilise evlerinin mantar gibi çoğaldığı ve dinin elden gittiği; maktül Hrant Dink'in ise azınlıklardan olan Ermenilere yönelik faaliyetlerde bulunduğu, Türklere hakaret ettiği ve Türk düşmanı olduğu temaları, yazılı ve görsel basın yolu ile bazı akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları da kullanılarak, 2005 yılı başından itibaren yoğun bir şekilde işlenmesi sonucu, cinayetler öncesi toplumun hassasiyetlerinin kaşındığı ve özellikle maktüllerin hedef tahtasına oturtulduğu gözlenmiş, yürütülen tüm bu faaliyetler sonrası cinayetlerin peş peşe işlenmesiyle de, ülkede biran önce iç çatışma, anarşi, terör ve kaos ortamı oluşturma, Askeri müdahale için gerekli zemini hazırlama, mevcut yürütme organını yasadışı yollarla devirme veya işlevsiz hale getirerek iktidardan uzaklaştırma amaçlarının hedeflendiği anlaşılmıştır” ifadeleri yer aldı.
“ERGENEKON ÖRGÜTÜ BU CİNAYETLERİ YAPTIRDI”
İddianamede, “Ergenekon terör örgütünü işaret ettiği, amaç ve netice bakımından aynı merkezden yönlendirildiği, ülkede kaos anarşi terör kargaşa, huzursuzluk çıkarmayı ve ülkemizi uluslararası arenada sıkıntıya sokmayı hedeflediği belirtilen Rahip Andrea Santora, Hrant Dink ve Zirve Yayıncılık Cinayetleri gibi eylemlerin ülkede bulunan azınlık ya da eylemi gerçekleştirenlerce misyonerlik faaliyeti yaptığı iddia edilen şahıslara yönelik yapıldığı açıkça görülmüştür. bahse konu eylemlerin gerçekleştirilmesine kadar gelinen süreçte bu eylemler için özellikle 2005 yılı başından itibaren gerekli ortam ve şartların oluşturulması, cinayete kurban giden şahısların kin ve düşmanlık oluşturulmak suretiyle hedef haline getirilmesi faaliyetlerinde bulunulduğu, bu konuda birçok propaganda ve projeli çalışmaların yapıldığı belirlenmiştir. Ülkede kaos anarşi terör kargaşa, huzursuzluk çıkarmayı ve ülkemizi uluslar arası arenada sıkıntıya sokmayı hedefleyen Rahip Andrea Santora, Hrant Dink ve Zirve Yayıncılık Cinayetlerinin işlenme nedenlerine bakıldığında; özellikle maktüllerden Rahip Andrea Santora, Tilman E. Geske, Neceti Aydın ve Uğur Yüksel'in misyonerlik faaliyetleri yürüttüğü, maktül Hrant DİNK'in ise azınlıklardan olan Ermenilere ilişkin faaliyetlerde bulunduğu, Türklere hakaret ettiği ve Türk düşmanı olduğu şeklindeki düşünce veya kanaatin, ortak bir neden olarak ortaya çıktığı açıkça görülmüştür. Eylemlerin amacı, zamanı ve yapılış tarzı dikkate alındığında da, adı geçen eylemleri Ergenekon Terör Örgütünün yaptırdığına dair ciddi şüphelerin oluştuğu, Ergenekon Terör Örgütünün özellikle tetikçi kanadını hücreler şeklinde yapılandırması nedeniyle ele geçirilen tetikçilerin çoğu zaman diğer hücrelerden, hatta kendilerini azmettiren ve yönlendiren şahıslardan bile haberlerinin olmadığı anlaşılmıştır. , Ergenekon Terör Örgütünün ülkemizde bulunan azınlıklar ve misyoner olarak nitelendirdikleri Hıristiyan grupları hedef olarak belirledikleri, bu konuda araştırma ve analiz çalışması yapılmamasını eleştirdikleri, bu gruplara ait ibadet yerlerinin restore edilmesi, inanç turizmi kapsamında yapılan faaliyetler ve Avrupa Birliğine giriş sürecinin milli güvenliğe aykırı bir takım hususları içerdiği konusunu işledikleri görülmektedir” denildi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz