Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 65. duruşmasında gizli tanık "Deniz Uygar" kod adıyla bilinirken kimliği deşifre olan İlker Çınar, video konferans sistemiyle görüntüsü karartılarak ifade vermeye başladı.
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık emekli orgeneral Ahmet Hurşit Tolon ile tutuksuz sanık Aykut Saka dışındaki tutuklu sanıklar, avukatları, müdafi avukatlarla öldürülen Alman uyruklu Tilmann Geske'nin eşi Susanne Geske katıldı.
Duruşmanın başında tutuklu sanık Varol Bülent Aral, sağlık sorunları ve tanık İlker Çınar'ın kendisiyle ilgili bir şey söyleyeceğini düşünmediği için duruşmalardan son güne kadar bağışık tutulma talebinde bulundu. Mahkeme heyetinin aldığı ara kararla, Varol'un, taleplerin alınacağı duruşmaya kadar bağışık tutulması ve bugün istediği bir saatte duruşmadan ayrılabileceği kararlaştırıldı.
Daha sonra bazı avukatlarla sanıkların talepleri dinlendi. Tutuklu sanık Tolon'un avukatı İlkay Sezer, tanık İlker Çınar'ın iddianamede aynı zamanda sanık olduğunu ve TC kimlik numarasına kadar tanındığını belirterek, Çınar'ın mahkemenin huzurunda dinlenmesi talebinde bulundu. Tutuklu sanık Aral da sanığın görüntüsünün net olarak mahkemeye yansıtılmasını ve açıktan kayıt yapılmasını talep etti.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, gizli tanık "Deniz Uygar" kod adıyla bilinirken kimliği deşifre olan İlker Çınar'a tanık koruma programından yararlanmak isteyip istemediği, huzura gelip gelemeyeceği, sesinin ve görüntüsünün net verilip verilmeyeceği hususundaki taleplerini sordu. Sesinin net ancak görüntüsünün karartılarak verilmesini isteyen Çınar, yakınlarda bulunmasına karşın yasal hakkını kullanarak huzura gelmek istemediğini söyledi.
-"Bütün operasyonların örgütçe düzenlendiğini gördüm"-
Ardından Çınar, bildiklerini dosdoğru söyleyeceğine yemin ederek, ifade vermeye başladı. Kendisine yönelik bir yönlendirme ve baskının olmadığını ileri süren Çınar, 18 Nisan 2007 tarihinde Malatya'da meydana gelen Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili önce Deniz Uygar kod adıyla sonra da gerçek kimliğiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve Malatya Cumhuriyet Başsavcılığında ifade verdiğini, ifade ve yazılı savunmalarının doğru olduğunu savundu. Çınar, hiçbir mahfil, örgüt tarafından yönlendirilmediğini, buna da müsaade etmeyeceğini belirtti.
Mahkeme Başkanı Kısa'nın "Size iradenizi etkileyecek bir şey içirildi mi- Bu yönde bir takım söylemler olmuştu" demesi üzerine Çınar, "Ceplerine baksınlar. Belki kendileri içmiştir. Ben içmedim" dedi.
Vicdanının sesini dinleyerek, özgür iradesiyle hareket ettiğini dile getiren Çınar, sadece gerçeklerin ortaya çıkması için bildiklerini anlattığını söyledi. Çınar, "Ben bütün olayların arkasında devlet olduğunu sandığım örgüt olduğunu ve bütün bu operasyonların bu örgütçe düzenlendiğini gördüm" ifadesini kullandı.
Türkiye Ulusal Strateji ve Harekat Dairesi (TUSHAD) isimli örgütün devlet olmadığını öğrendiğinde açıklama yapma gereği duyduğunu dile getiren Çınar, şöyle konuştu:
"Azınlık ve Hristiyanlara yönelik gerçekleştirilen menfur bütün saldırıların arkasında bu yapı vardır. Bu yapı da devlet değildir. Eğer bu yapıyı gizleyip söylemeseydim ihale sadece kurban olarak seçilen 5 gencin üzerinde kalacaktı. Ben kimsenin yönlendirmesiyle hareket etmedim, vicdanımın sesiyle hareket ettim. TUSHAD, Ergenekon terör örgütünün gizli bir yapılanmasıdır. Yürütülen soruşturmalar kapsamında TUSHAD'ın Ergenekon terör örgütünün silahlı kanadı olduğu kanaatine vardım. Yıllarca beraber görev yaptığım kişilerin haklarında kamu davası açılarak bu davalarda tutuklu yargılanmasından sonra bunu gördüm. Malatya'da farklı yapılardan insanların bir araya gelmesi de bunun sonucudur. Bir papaz, bir albay, bir akademisyeni bir araya getiren ideal nedir- İşte bu örgüttür."
Bu arada, tutuklu sanık Varol Bülent Aral, Çınar'ın kendilerine hakaret ettiğini öne sürerek, duruşmadan ayrılmak istediğini belirtti. Talebi kabul edilen Aral, salondan çıkarıldı.
-"Savcı Öz'ü öldüren bu yapının devamıdır"-
Bildiklerini samimi bir şekilde söylediğini ileri süren Çınar, kendisini ne yargının, ne polisin, ne cemaatin, ne de misyonerlerin yönlendirdiğini, bir tek devlet sandığı örgüt tarafından yönlendirildiğini iddia etti.
Halen ciddi tehdit ve baskı altında olduğunu öne süren Çınar, kimsenin kendisini bildikleri anlatmaktan alıkoyamayacağını vurguladı.
Tutuklu sanıklardan eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger'in kendisini yargıya gitmemesi konusunda tehdit ettiğini ileri süren Çınar, tutuklu sanıklar İnönü Üniversitesi Araştırma Görevlisi Ruhi Abat ile Binbaşı Haydar Yeşil'in de kendisine baskı yaptığını savundu.
Söz konusu örgütün ideolojik açıdan zıt mahfilleri bir araya getirdiğini gördüğünü iddia eden Çınar, "Sağını da solunu da rahatlıkla kullanan bir örgüt var. Bu yapıyı kim deşifre etmek istediyse katledilmiştir. Merhum savcı Doğan Öz de bunlardan biridir. Zirve, Hrant Dink, Rahip Santoro cinayetlerini gerçekleştiren bu yapı. Öz'ü öldüren bu yapının devamıdır. Bu yapının düzenlediği operasyonlar sonucu katledilmiştir" iddialarında bulundu.
Zirve Yayınevi'ndeki cinayetlerin olacağını önceden bilmediğini, olayı medyadan öğrendiğini ileri süren Çınar, cinayetlere ilişkin bir rolünün bulunmadığını, tutuklu sanık Emre Günaydın'ın babasını tanımadığını savundu.
Haydar Yeşil'in kayınbiraderi tarafından polise teslim edilen hard diskteki telefon kayıtlarında delillerin bulunduğunu iddia eden Çınar, cinayetleri öğrendikten sonra tepki verdiğinde sürekli tehdit edildiğini öne sürdü.
Muhabir: Tuba Karahan / Önder Felek
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz